Bir av hayvanı olan atın insanoğlu ile tanışmasının üzerinden geçen binlerce yıllık serüveninde at yarışlarının bu kadar tutkulu hale geleceğini kim bilebilirdi?
İnsanoğlu hep bir şeyleri öğrenmek, keşfetmek, denemek istemiştir, bunları gerçekleştirirken de sürekli bir yarış içerisinde olmuştur. Bu hırs zamanla daha da çoğalarak bireylerin birbirleri ile fiziksel olarak üstünlük kurma-yarışma mücadelesine dönüşmüş, zaman ve koşullardaki değişimler bireysel mücadelelerden takım, toplum hatta medeniyet mücadelelerine kadar varmıştır.
İnsanoğlunun yaşamının büyük bir kısmında yanında bulunan atın da bu süreçten etkilenmemesi söz konusu olamazdı. En çok doğum yapan atı yetiştirmek, en güzel atı yetiştirmek, en hızlı atı yetiştirmek gibi, atların kendi aralarında mukayese edilmesi, ön planda olan atın değerinin artması o ata sahip olmanın getireceği maddi ve manevi kazanç at yarışlarının düzenli olarak yapılmasına yol açmıştır. Esasen atın hızlı koşmasını hepsinden çok sevdik, ona sahip olmanın yollarını aradık, en hızlı koşan atların kanlarını diğerlerinde üstün tuttuk ve günümüz at yarışlarının temelini bu şekilde oluşturduk.
